Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul’da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı Üye ve Gözlemci Ülkeleri Hakimler Konseyi Başkanları ve Temsilcileri Toplantısı’na katıldı.
Türk Devletleri Teşkilatının, Türk dilini konuşan ülkeler arasındaki ilişkileri en üst seviyeye çıkarma hedefiyle 32 yıl önce, Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleşen zirve ile temellerinin atıldığını söyleyen Bakan Tunç, “Bu birliktelikle, ortak dil, kültür ve tarihe dayalı beşeri ilişkilerimizin daha da artmasını, birlik ve beraberliğimizin daha da güçlenmesini hedefledik. Bu amaçla; adaletten, eğitime; sağlıktan, kültüre; ekonomiden enerjiye kadar birçok alanda ortak çalışmalar yürütüyoruz” ifadelerini kullandı.
Türk dünyasının tek bilek, tek yürek olmasının sadece bölgede değil, aynı zamanda bütün dünyada huzur, barış ve istikrarı kalıcı hale getireceğini ifade eden Bakan Tunç, “Birlikteliğimiz, daha adil bir sistemin tesisine de önemli katkı sağlayacaktır. Medeniyetimiz ve köklü tarihimiz; bizlere birlik olmayı, adaletli olmayı, mazlumun yanında bulunup, haksızlığın karşısında durmayı öğretmiştir. Maalesef bugün dünyada haksızlıklar meydana gelmektedir. Uluslararası sistem uluslararası kuruluşlar uluslararası mahkemelerin maalesef insanların sorunlarına çare olamadığını görüyoruz.
7 Ekim’den bu yana Gazze’de bir insanlık dramı yaşanmakta ve insanlık suçu işlenmektedir. Bütün dünyanın gözü önünde 35 binden fazla Filistinli kardeşimiz şehit edildi. Bunların yüzde 70’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Maalesef dünyanın gözü önünde çocuklar katledilirken, insanlık vicdanı sokaklara taşıyor ama insanlığı temsil ettiğini söyleyen uluslararası kuruluşların da etkisiz kaldığını hep beraber görüyoruz. Okullar, mülteci kampları, pazarlar okullar bombalanırken insanlık bu akan kanı durdurmakta başarılı olamadı. Türkiye olarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Filistin’de akan kanın durması için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. Ateşkesin sağlanması için sürdürülen çabalar henüz sonuç vermedi. Temennimiz orada bir an önce akan kanın durdurulması orada insanlık suçunun işlenmemesinin önüne geçilmesi, çocuk katliamının önüne geçilmesi. Bütün temennimiz bu. Uluslararası Adalet Divanı’nda görülmeye başlayan dava önemli. Bu davada alınan tedbir kararı anlamlı. Ama bu tedbir kararının maalesef uygulamaya geçirilememiş olması, icra edilememiş olması yine işte sistemin nasıl işlemez durumda olduğunu bize açıkça gösteriyor. Tedbir kararına mahkeme kararına uymayan bir devlet söz konusu. Bütün uluslararası kararlarına uymayan bir devletten bahsediyoruz. En son Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın başlattığı soruşturma kapsamında İsrail Başbakanı Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı hakkında talep ettiği tutuklamaya yönelik yakalama kararı önemli bir adım. Bu adım gecikmiş bir adım. Bu soruşturmada İsrail Başbakanı Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı’nın insanlık suçu işlediği bütün dünyaya duyurulmuş oldu. Soykırım, çocuk katliamı yaptığı bütün dünyaya duyurulmuş oldu. Ama bu yeterli değil, başsavcının bir an önce soruşturmayı tamamladım, delillerimiz hazır, hem yakalama; tutuklama talep ediyorum hem de davayı açıyorum demesi lazım. Davayı Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde de açması gerekiyor. İsrail’deki saldırganları bir kez daha nefretle lanetliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın ‘daha adil bir dünya mümkün’ düsturuyla insanlık için barış ve huzura katkı veren adımları atmakta kararlı oldukları söyleyen diyen Bakan Tunç, “Aynı ataların torunları olan bizler; yüzyıllar boyunca zorlu şartlarda, tarih ve medeniyet gelişimine önemli katkılar sunmuş bir milletiz. Geçmişte olduğu gibi bugün de tam bir kardeşlik içerisinde, yan yana, omuz omuzayız Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘daha adil bir dünya mümkün’ düsturuyla insanlık için barış ve huzura katkı veren adımları atmakta kararlıyız. Bu amaçla; biz kardeş ülkeler, bir arada ortaklık temelinde, iş birliğimizi, dayanışmamızı ve birlikteliğimizi güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz. Çünkü bizim birlikteliğimiz her şeyden önce kardeşlik hukukumuzu tesis eden bir gönül birlikteliğidir. Her birimiz, aynı manevi hazineden beslenen, ortak geçmiş ve kültüre sahip kardeş ülkeleriz. Bu temeli unutmadan birliğimizi pekiştirdiğimiz takdirde, dünyadaki gücümüzü hiç şüphesiz daha da artıracağız. Sesimizin dünyada daha gür duyulmasının yegane yolu da budur” ifadelerini kullandı.